1.10.2022

Yıldırım Olayı Pusulayı Etkiler Mi? (manyetizmanın gücü adına)

Yıldırım olayı pusulayı etkiler mi?

(manyetizmanın gücü adına)




Daha önceden not defterime kaydetmiştim ama araştırmayı ve yazıya dökmeyi unuttuğumu itiraf etmeliyim. Cevabı aslında çok kısa ama sonunda vermek istiyorum. Ben cevabı öğrenmek için geldim diyen varsa son kısma bakmasını tavsiye ederim.

Başlıyoruz…

Yıldırım nedir?

Yıldırım, bulut ile yer arasında meydana gelen yüksek gerilimli bir elektrik boşalmasıdır.

Nasıl oluşur?

> Yıldırımın meydana gelebilmesi için bulut ve yerin farklı elektrik yüklerine sahip olması ve belirli bir potansiyel farka erişmesi gerekmektedir. Genellikle bulutun yere yakın olan bölümleri negatif, yer ise pozitif yüklü elektriğe sahiptir. Bazı koşullarda bunun tersi de olabilir.




(mıknatısta olduğu gibi + ile - birbirine yaklaşır)

Pusula nedir ve nasıl çalışır?

> Yön bulmak için kullanılır.

Manyetik pusula için olmazsa olmaz şey manyetik alan içinde bulunan bir pusula iğnesidir. Dünyamız - bize ait olan yeryüzümüz, bir ucu kuzeyi diğer ucunda da güneyi olan büyük bir mıktanıs gibi hareket eder.

Nasıl yani bana öyle bir anlat ki yazıyı okumama gerek kalmadan fotoğrafla anlayım mı? Diyorsunuz… Bu sizin için:



Dünya'nın manyetik alanının bilgisayar simülasyonu. Çizgiler, manyetik alan çizgilerini göstermektedir. Mavi olan içeri doğru, diğer renk ise dışa doğru hareket ediyor demek. Dünya'nın yörüngesi tam ortada olacak şekilde ayarlanmıştır, ortadaki yoğun çizgiler de Dünya'nın çekirdeğinin içinde ve etrafındadır.

Peki, mıknatısın manyetik alanı nasıl?



Gözüktüğü üzere her ne kadar fotoğrafta çizginin yönlerini göstermese de Biliniyor ki bir tarafından çıkıp diğer bölgesine girer (mıknatıslarda neden bir kutup diğerini iter veya çeker sandınız?), o yüzden mıknatıs örneği verilir. 

Evet besat, olayı nereye bağlamak istiyorsun birde oraya gel dediğinizi hisseder gibiyim J. Demek istediğime gelmeden önce son bir şeyler daha yazmalıyım.

Dünya’nın manyetik alan etkisini kırabilir miyiz?

Khanacademy bunu güzel açıklamış,


Dikey bir telin yanına yerleştirilen pusulanın olduğu bir düzenek gösterilmektedir. Telden bir akım geçmediğinde, pusula Dünya'nın manyetik alanından (Dünya'nın manyetik alanının 5.10^-5T olduğunu kabul edelim) dolayı kuzeyi gösterir.

Dünyanın alanının etkisini kırmak ve pusulanın 'kafasını karıştırmak' için gereken akımdır. Tel'e uygulayacağımız akımın (büyüklük ve yönü) ne olacağı hesaptır ve bırakalım onu merak edenler araştırsın.

 

Bu aslında cevabı açıkladı denebilir mi?

Pusulanın yanına yıldırım düşerse, üretilen elektromanyetik alan nedeniyle iğne çılgınca döner. Bu nedenle, yürüyüş yapıyorsanız ve pusulanızın çıldırdığını fark ederseniz, siper almak isteyebilirsiniz, bir şey size doğru geliyor olabilir. (benden söylemesi)








Kaynak:

1)Besat Arif Çıngar

2) https://oddrandomthoughts.com/when-lightning-strikes/

3) https://mgm.gov.tr/site/yardim2.aspx?=YILDIRIM

4)https://www.sciencedaily.com/releases/2013/10/131015094026.htm#:~:text=If%20you%20pass%20a%20compass,suddenly%20swing%20through%20360%20degrees.

5)https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eim%C5%9Fek_ve_y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m

6) https://www.elektrikrehberiniz.com/miknatis/pusula-nedir-2709/

7)https://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnya%27n%C4%B1n_manyetik_alan%C4%B1

8) https://tr.khanacademy.org/science/physics/magnetic-forces-and-magnetic-fields/magnetic-field-current-carrying-wire/a/what-are-magnetic-fields

 

 



20.05.2022

4'Ü BİR ARADA

 



Geçtiğimiz sürelerde gündemimize düşen 4 önemli olay!

1)Bulunduğumuz Samanyolunun Merkezindeki Karadeliğin fotoğrafı çekildi

2)Dünya Gündemi (Johnny Depp-Amber Heard davası)

3)Evrenin En Büyük 3D Haritasını Yayınlandı

4)Hayattan Grafikler


1. BULUNDUĞUMUZ SAMANYOLUNUN MERKEZİNDEKİ KARADELİĞİN FOTOĞRAFI ÇEKİLDİ:

12 Mayıs 2022 tarihinde astronomlar, Dünya'nın da içerisinde bulunduğu gökadamızın ait olduğu Samanyolu'nun merkezindeki süper kütleli kara delik Sagittarius A*'nın fotoğrafını çekmeyi başardı!





Sagittarius A* : Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde yer alan parlak ve çok yoğun bir astronomik radyo kaynağıdır.

Gökbilimciler, Olay Ufku Teleskobu'nu kullanarak, Nisan 2017'deki radyo gözlemlerinden elde edilen verileri kullanarak üretilen bir Sagittarius A* görüntüsünü yayınlayıp, nesnenin bir kara delik olduğunu doğruladılar. Böylece Sagittarius A*, bu 2022'ye kadar görüntülenen ikinci kara delik oldu – ilki M87*.

Peki nedir bu  Olay Ufku Teleskobu?

Dünyanın dört bir yanındaki radyo teleskopların oluşturduğu bir teleskop ağıdır

Çalışma Prensibi,

Dünya’nın değişik noktalarındaki 8 ayrı radyo teleskobunun birleşiminden oluşur.



 Teleskoplar arası mesafe ne kadar büyükse, teleskobun çözünürlüğü o kadar iyi olur. Dünya döndüğü için kaynağı, aynı anda o yöne bakan 2 ya da 3 tane teleskop görebilir. Değişik zamanlarda birden fazla teleskopla alınan veriler sonradan birleştirilerek görüntü oluşturulur. Olay Ufku Teleskobu websitesinde görüntü çözünürlüğe örnek olarak New York’taki bir kişinin Paris’te bir kafede oturan başka birisinin gazetesini okuyabileceğini belirtiliyor.


2)DÜNYA GÜNDEMİ (JOHNNY DEPP-AMBER HEARD DAVASI):

İki aktörde sevdiğim kişiler ben yorumsal bir şey yazmak için bu yazıya başlamadım. Umarım iki sanatçımızı da adalet ve hakikatin yerini bulmasından sonra sahnelerde görmeye devam ederiz.

Özet: Johnny Depp 2019 yılında Washington Post'taki yazısı nedeniyle Amber Heard hakkında 50 milyon dolarlık karalama davası açtı. Amber Heard, hakkındaki karalama davasının reddedilmesi için verdiği hukuk mücadelesi sonuç vermeyince 100 milyon dolarlık karşı dava açtı



Karayip korsanları filminden Johnny Depp,




Aquamen filminden Amber Heard,




3)EVRENİN EN BÜYÜK 3 BOYUTLU HARİTASI YAYNLANDI:

Harita, 20 yılı aşkın bir süre önce uluslararası bir astrofizikçi grubu tarafından başlatılan bir projenin sonucudur. Proje, ABD'nin güneybatısındaki New Mexico eyaletindeki bir teleskoptan toplanan verileri kullanarak evrenin haritasını çıkarmayı amaçlıyordu.




Örnek video (dakika 3 ila 4 arasını izlemeniz yeterli olacaktır.):




4)HAYATTAN GRAFİKLER:








Beğendiyseniz ne mutlu bana...

Besat.

KAYNAK:

1)Besat Arif Çıngar

2)https://astrapera.com/galaksimizin-merkezindeki-kara-delik-fotografi/

3)https://tr.wikipedia.org/wiki/Sagittarius_A*#:~:text=Sagittarius%20A*%20(okunu%C5%9Fu%3B%20%22,Sagittarius%20A'n%C4%B1n%20bir%20par%C3%A7as%C4%B1d%C4%B1r.

4)https://tr.wikipedia.org/wiki/Olay_Ufku_Teleskobu

5)https://tr.euronews.com/2022/05/01/johnny-depp-ile-amber-heard-iliskisinde-neler-yasand-bu-noktaya-nas-l-gelindi#:~:text=Johnny%20Depp%202019%20y%C4%B1l%C4%B1nda%20Washington,milyon%20dolarl%C4%B1k%20kar%C5%9F%C4%B1%20dava%20a%C3%A7t%C4%B1.

6)https://learningenglish.voanews.com/a/scientists-release-largest-3d-map-of-the-universe/5515128.html

7) video: https://youtu.be/KJJXbcf8kxA

8)grafikler adres: https://www.instagram.com/bazigrafikler/

13.05.2022

Ergenlikte neden sivilce çıkar, neyin nesidir bu sivilce?



 Yüzü veya her hangi bölgesinde sivilcesi oluşmayan var mı?

Sanırım bir kaç kişi: "HEY HEY Bende yok!" diyor. Fakat var diyenlerin sayısının çokluğunu duyuyor gibiyim ne dersiniz?

Benim merak ettiğim neden genel olarak sivilce ergenlik döneminde oluşur ve neden sivilce diye bir şey var?

Konuyu 6 adımda toparlayıp sonda da genel tabloyu verip özet şeklinde bitirmek istiyorum.

1) Kıl veya saç teli dediğimiz bu    



2)Daha da yaklaştıralım mı? (mesela 1000x)   



Akne nedir, neden olur? 


3) Yağ bezleri, cildinizin yüzeyine yakın bulunan küçük bezlerdir. Bezler, cildinizde tek bir saçın büyüdüğü küçük delikler olan saç köklerine bağlıdır.  




  4)Yağ bezleri, kurumasını durdurmak için saçı ve cildi yağlar. Bunu sebum adı verilen yağlı bir madde  üreterek yaparlar. Aknede bezler çok fazla sebum üretmeye başlar. Fazla sebum ölü deri hücreleriyle karışır ve her iki madde de kıl köklerinde bir tıkaç oluşturur. 

(Sebum, bu salgı bildiğimiz yağ özelliklerini taşır ve amacı cildi korumaktır. Yağ bezlerinin önemli kısmı vücutta kıl köklerinin içinde yer alırlar ve salgı bu kıl kökünün yüzeyine olur. Herhangi bir nedenle sebum ("yağ"), bu kıl kökünün bulunduğu bölgeden dışarı açılamadığında bu bölgede birikir ve sivilce ortaya çıkar. Sebum içeriği birtakım yağ asitlerinden oluşur ve cilt pH'sı bu sayede 5.5 seviyesinde tutulur. Bu asidik özelliğe cildin doğal asit mantosu denilir.

Sebum kalitesi ve miktarı yaş ilerledikçe azalır. Bu nedenle yaşlandıkça cilt kuruluğu artar.)





5)Tıkalı kıl kökü cildin yüzeyine yakınsa, dışarı doğru şişerek beyaz bir nokta oluşturur.

 Alternatif olarak, tıkanmış kıl kökü cilde açık olabilir ve siyah nokta oluşturabilir.Normalde ciltte yaşayan zararsız  bakteriler daha sonra tıkanmış kıl kökleri bulaşma edebilir ve enfekte ederek papüllere, püstüllere, nodüllere veya kistlere neden olabilir. 


6)HORMONSAL Etki var mı varsa ne?

Ergenlik döneminde hormonlar aktif hale geldiğinde yağ bezleri uyarılır. Bu nedenle, insanların ergenliklerinde akne almaları muhtemeldir. Akne geliştirme eğilimi kısmen genetik olduğundan, ailenizdeki diğer kişilerde sivilce varsa (veya varsa), sizde de olma olasılığı daha yüksek olabilir.

Testosteron (hormon):

Ergenlik döneminde ortaya çıkan, testosteron adı verilen bir hormonun artan seviyelerinin ergenlik sivilcelerini tetiklediği düşünülmektedir. Hormon, erkeklerde penis ve testislerin büyümesini ve gelişmesini uyarmada ve kızlarda kas ve kemik gücünü korumada önemli bir rol oynar.

Yağ bezleri özellikle hormonlara duyarlıdır. Artan testosteron seviyelerinin bezlerin cildin ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla sebum üretmesine neden olduğu düşünülmektedir.


Akneye dönecek olursam ergenlik dönemi ile ayrılmaz bir ikili gibi düşünülse de sivilce aslında her yaşta karşılaşılabilecek bir durumdur. Bebeklik dönemine mahsus iyi huylu akne tipi de vardır. Erkeklerde kadınlara oranla daha fazladır. En sık; yüz, sırt, kol ve göğüs bölgelerinde görülür.


(ÖZET: Akne, ciltte kıl kökleri olarak bilinen küçük deliklerin tıkanmasıyla oluşur. ) 







Kaynak:
1)Besat Arif Çıngar
2)https://www.medicalpark.com.tr/sivilce-nasil-gecer/hg-1729#:~:text=Akne%2C%20cildin%20orta%20tabakas%C4%B1nda%20bulunan,siyah%20nokta%20(komedon)%20olu%C5%9Fur.
3)https://www.nhs.uk/conditions/acne/causes/#:~:text=Acne%20is%20caused%20when%20tiny,individual%20hair%20grows%20out%20of.
4)https://kidshealth.org/en/teens/prevent-acne.html#:~:text=Oil%20glands%20get%20stimulated%20when,likely%20to%20have%20it%20too.
5)https://www.propia.com/ergenlik-sivilcesi-neden-cikar
6)https://tr.wikipedia.org/wiki/Sebum
7)https://en.wikipedia.org/wiki/Arrector_pili_muscle#:~:text=The%20arrector%20pili%20muscles%2C%20also,as%20goose%20bumps%20(piloerection).
8)https://www.florence.com.tr/kil-koku-iltihabi-folikulit#:~:text=K%C4%B1l%20k%C3%B6k%C3%BC%20iltihab%C4%B1%20(Folik%C3%BClit)%2C%20k%C4%B1l%20k%C3%B6k%C3%BC%20iltihaplanmas%C4%B1%20ile%20ortaya,Yo%C4%9Fun%20olarak%20kafa%20derisinde%20g%C3%B6r%C3%BCl%C3%BCr.

** Belki işinize yarar: https://academic.oup.com/emph/article/2016/1/325/2802837



6.05.2022

Genellikle veya hep neden Down Sendromlu insanların yüz hatları bir birine benzer





İlk beni mutlu eden bir şeyle başlamak istiyorum bu yazımı yazmadan önce bu konu ile ilgili tam olarak Türkçe araştırma görememem oldu... Umarım yazım farklı bir bakış açısı kazandırır bana, okuyanlara ve okuyacaklara. Tabi mesele ilk yazmak değil insanlara ulaşmadığı sürece anlamı yok bir gün yazdıklarımın daha da değerleneceğine inanıyorum.


Kısa şekilde Down Sendromu nedir diyecek olursam:

Down Sendromu, bir kişinin fazladan bir kromozoma sahip olduğu bir durumdur. Kromozomlar, vücuttaki küçük gen "paketleridir". Bir bebeğin vücudunun hamilelik sırasında ve doğumdan sonra büyüdükçe nasıl oluştuğunu ve işlediğini belirlerler. Tipik olarak, bir bebek 46 kromozomla doğar. Down sendromlu bebeklerde bu kromozomlardan birinin fazladan bir kopyası vardır, kromozom 21. Fazladan bir kromozom kopyasına sahip olmanın tıbbi terimi 'trizomi'dir. Down sendromu ayrıca Trizomi 21 olarak da adlandırılır. Bu fazladan kopya, bebeğin vücudunun ve beyninin gelişimini değiştirir ve bu da bebek için hem zihinsel hem de fiziksel zorluklara neden olabilir.



Down sendromlu insanlar benzer davranıp görünse de, her insanın farklı yetenekleri vardır.

Down Sendromunun Çeşitleri Nelerdir?

Trizomi 21: En sık görülen Down sendromu türü olan trizomi 21, bebeğin hücrelerinde 21. kromozomun çift değil, 3 adet olmasıdır. Down sendromulu bireylerin yüzde 95inde görülür.

Translokasyon: Bu tip Down sendromunda, başka bir kromozoma eklenmiş fazladan bir 21. kromozom vardır.

Mozaik Down Sendromu: Çok nadir görülen bu tip Down Sendromunda, bazı hücreler 46 kromozom içerirken, bazıları 47 adet içerir. Bu vakalardaki 47 kromozom içeren hücrelerdeki ekstra kromozom 21. kromozomdur.

Down sendromunun bazı yaygın fiziksel özellikleri şunlardır:

  • Düzleştirilmiş bir yüz, özellikle burun köprüsü
  • Yukarı doğru eğimli badem şeklindeki gözler
  • kısa boyun
  • Küçük kulaklar
  • Ağızdan çıkma eğilimi gösteren bir dil
  • Gözün irisinde (renkli kısım) küçük beyaz lekeler
  • Küçük eller ve ayaklar
  • Avuç içi boyunca tek bir çizgi (palmar kıvrımı)
  • Bazen başparmağa doğru kıvrılan küçük serçe parmaklar
  • Zayıf kas tonusu veya gevşek eklemler
  • Çocuklar ve yetişkinler olarak boyları daha kısa

Konuyu değiştirmeden şunu eklemek isterim Down sendromlu insanlarda bizler gibidir farklı bir türden bahsetmiyorum, "HEPİMİZ İNSANIZ, SEVGİ VAR OLDUĞU SÜRECEDE YAŞAYACAĞIZ."









Down sendromlu insanlar genel olarak neden aynı görünür?

Fazladan bir kromozoma veya fazladan bir kromozomun bir parçasına sahiptirler bunu yukarıda Down sendromunu tanımlarken söylemiştim. Araştırmacılar ise, bu ekstra genetik materyalin, maksilla (kafatasının bir kısmı) ve kafadaki kraniyal sinir tepesi olarak bilinen kemik, kıkırdak ve bağ dokusunun büyümesini etkilediğine inanıyor.  Kalkık, badem şekilli gözler ve daha küçük bir kafa gibi yaygın Down sendromu özellikleri yaratır.

İnsanın oluşumunu - gelişimini video ve görselli olarak eskiden paylaştığım yazımda açıklamıştım. Onu okumadıysanız veya hatırlamak isterseniz bakabilirsiniz çünkü onu bilmek ve oluşumu öğrenmek bu konuyu anlamada daha iyi olacağına inanıyorum ulaşmak için BU BAĞLANTIYA TIKLAYABİLİRSİNİZ

Bu durumu açıklamaya çalışan üç video bırakmak istiyorum sizlere,

Birinci, ikinci olan aynı kişi ve bebeğin gelişimini görebiliyorsunuz. Bu konuyu ikinci videoda daha detaylı anlatıyor (2019 - 2021, gelişim 3 yıl).







bu üçüncü video ise Down sendromlu kişinin 40 saniyelik samimi anlatışı:






Kaynak:
1)Besat Arif Çıngar
2)https://www.verywellhealth.com/symptoms-of-down-syndrome-1120463#:~:text=Why%20do%20people%20with%20Down,as%20the%20cranial%20neural%20crest.
3)https://www.cdc.gov/ncbddd/birthdefects/downsyndrome.html
4)https://tr.wikipedia.org/wiki/Down_sendromu
5)https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/down-sendromu/#genel-tanitim
6)https://youtu.be/hCSB1wEfTrc
7)https://youtu.be/ZVWDGn_FOPE
8)https://youtu.be/_nJTIgl5OSI


30.04.2022

HİSLER? Sarılmak, el ele tutuşmak, başarının verdiği mutluluk ve daha fazlası neden içimizi huzur dolu yapar?




Açıkçası yazıma başlamadan teknik terimler kullanıp kullanmama konusunda kararsızdım. Ama bir süre düşündükten sonra dergimin amacının ne olduğunu, öğrenmek isteyenlere gereksiz olduğunu düşündüğüm kelime ve cümleleri vermeyip açık ve kısa şekilde anlatmak istediğimi hatırladım (kafa karışıklığı ile yarım ve parçalı öğrenip sadece görmek için görmek isteyenlerden olmamak). Zaten kuruluş amacımda buydu.

Hayal kurmanızı istiyorum. Şuan olmak istediğiniz yerde olduğunuzu, sevdiğiniz şeylerin de yanınızda olduğunu; yanan bir ateş, ondan çıkan sesler ve birazda yağmurun size eşlik ettiğini düşünelim. Sevdiğiniz bir kişinin anne, baba, dost veya sevdiğiniz kız-erkek yanınıza yavaşça gelip saçınızı okşayıp rüzgardan savrulan saçlarınızı izlerken sarılması sonra hafif bir tebessüm ile yanınıza oturup elinizi tuttuğunu, o anda da yağan yağmur sonrası havanın açıldığını, toprak ve çevreden güzel ve nahoş bir kokunun yükseldiğini, karşı (kumsalda) deniz dalgalarının kıyıya vurmasını ve ortaya güzel bir ses çıktığını hayal edelim. Burada diğer çevresel olgularında bizlerin psikolojimizde-beyinsel aktivitelerimizde etkili olduğu kaçınılmaz gerçektir. Ama ben bir kaç tanesinden bahsetmek istiyorum. Zaten hepsinin çalışma prensibi aynı...

Yukarıdaki örnekten devam edersem; sevdiğimiz kişi saçımızı okşayıp biraz gülümseyip, sarıldığında vücudumuzda Oksitosin Hormonu salgılanır. İçimizde sıcaklık(güven-nahoş bir an-huzur vb.) hissi oluşur. bu kime sarıldığına göre değişir ama sevdiğimiz kişiye göre yorumda bulunmam gerekirse, huzur ve güven duygusu başlangıçta %10 ise sonradan %40 veya %99,999'lara, mantığımız ise kendini geri plana atıp kontrolü ağırlıklı olarak duygulara bırakabilir. 

Peki neyin nesidir bu Oksitosin?

 DAHA DOĞRUSU NEYİN NESİ BU "MUTLULUK HORMONLARI"?


Hormonlar, vücut tarafından salgılanan ve farklı görevleri bulunan kimyasallardır. Ayrıca, ruh halinizi ve duygularınızı büyük ölçüde etkileyen hormonlara ise mutluluk hormonu adı verilir. Mutluluk hormonu tek bir hormon gibi bilinse de aslında mutluluğunuzu etkileyen 4 farklı hormon vardır. Bu hormonları basitçe aşağıdaki gibi açıklayabiliriz:

1.   Endorfin

Mutluluk hormonu endorfin beyninizin ödüllendirme mekanizması ile doğrudan ilgilidir. Endorfin hormonu genel olarak yeme-içme veya egzersiz yapma gibi ödüllendirici faaliyetlerden sonra kanda salgılanır. Vücudun doğal ağrı kesicisi kabul edilen bu hormon, herhangi bir ağrı veya rahatsızlık sonrasında açığa çıkar.

2.   Serotonin

Mutluluk hormonu olarak bilinen hormon aslında endorfinle sık sık karıştırılır. Çünkü her ikisi de enerji ve mutluluk seviyeniz üzerinde doğrudan etkilidir. Serotonin sadece ruh halinizi düzenlemeye yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda rahat uyumanıza, yiyecekleri kolay sindirmenize, yeni bir şeyler öğrenmenize ve iştahı seviyenizi korumamıza yardımcı olur.

3.   Dopamin

Dopamin size zevk veren duygularınız, hafızanız, öğrenme seviyeniz ve vücudunuzdaki diğer motor sistemlerle ilgili hormondur.  "İyi hissetme" hormonu olarak da bilinen dopamin hormonu, ruh halinizi anında yükselterek hızlı bir şekilde mutlu hissetmenize yardımcı olur.

4.   Oksitosin

Oksitosin hormonunun diğer adı "aşk hormonu"dur. Bu hormon, doğumdan itibaren ebeveyn-çocuk arasında güçlü bir bağ oluşturmada rol oynar. Oksitosin hormonu, aynı zamanda sarılma veya öpüşme esnasında da salgılanarak bir ilişkide güven ve sevginin artmasını teşvik eder.

 

ÜSTÜ AÇIK ŞEKİLDE İŞLEYİŞİ:

Eliniz;

                                                                          

ve basit BİÇİMDE  tasarlanmış hiç yapısı:


Vücudumuzda reseptörler bulunur. O reseptörler ellerimizde de vardır (örnek: sıcaklıktan sorumlu reseptör, termoreseptörler)




Bir dokunuş halinde bu klavyede, telefonda olur. O ilgili reseptörler bunu alır ilgili kısma iletilir. ilgili kısmımda bu duruma karşı tepki verir. Sıcak bir tencereye dokunduğumuzda işte termoreseptörler alır ve ilgili kısma iletir ve bu duruma karşı tepki verdirir, elini çekersin. 
Konumuza devam edecek olursam örnekteki el sevdiği kişinin elini tutarsa eğer,




reseptörler alır ve onu ilgili kısımlara iletir ve vücut tepki verir bunlardan biri de hormondur ve vücut oksitosin hormonunu salgılar ve vücut en başta yazıma girerken verdiğim örnekteki durumu yaşar.

ha ha! bu sadece el ele tutmakla değil bir kaç daha örnek vermek gerekirse; 

sarılmak,



sevdiğin yemeği yemek (dilde de tat reseptörleri vardır),
 


güzel bir manzara izlemek vb.


Hislerimizi kontrol edebilir miyiz deyip bu haftaki yazımı bitireyim.
Lisa Barrett'e göre:"Beynimiz, duygu gibi kavramlar aracılığıyla deneyimlerimize/duyumlarımıza anlam verir." Deneyimlerimizi doğru şekilde günlük hayata aktarırsak bunun sonucunda duygularımızı da istemsiz kontrol etmiş oluruz. 

sevgiler ile,





Kaynak:
1)Besat Arif Çıngar 
2)Lisa Feldman Barrett
3)https://www.healthline.com/health/the-healing-power-of-hugging-and-touch#The-power-of-hugs
4)https://www.doktorsaliheken.com/oksitosin-hormonu
5)https://www.noldus.com/blog/how-emotions-are-made#:~:text=Different%20networks%20in%20the%20brain,%2C%20surprise%2C%20sadness%20and%20anger.
6)https://www.dove.com/tr/dove-ozguven-projesi/kendini-sev/mutluluk-hormonu-nedir-nasil-artirilir.html
7)https://tr.wikipedia.org/wiki/Resept%C3%B6r_(biyoloji)

2.12.2021

Burun İle Dudağımızın Arasındaki Çukur Neden Var?





Gebelik döneminin başlarında, insan yüzü, hiçbir ayırt edici özelliği olmayan, kıvrımlı, katlanan etten oluşan tuhaf bir karmaşadır.

Video (tıkla)👇


BBC'nin Sağlık köşesinde yer alan University Collage London'da tıp doktorluğu yapan Dr. Michael Mosley'in yazısında yer aldığı gibi, FİLTRUM(burnumuzun altındaki çukur)'un görünürde hiçbir işlevi yoktur ve
sadece atalarımızdan kalma bir eklentidir.
(Atalarımız zamanında: burna girmeden önce havanın nemlendirilmesi gibi bir işlevi vardı.) 
Filtrum: 


Yüzümüz, annemizin karnındayken henüz bir pirinç tanesi boyundan, bir fasulye tanesi boyutuna büyüyene kadar geçen dönemde oluşur. 

Yavaş yavaş şekillenmeye başlar 


Ana bölümler "philtrum" oluşturmak için BURNUN ALTINDA birleşir.
Philtrum kısaca: Burun ile üst dudağı birleştiren dikey biçimindeki iki ince çizgiye verilen ad.



 PHİLTRUM kelimesi Yunanca Philtron(aşk iksiri) ve philein (sevmek) ile aynı kökten gelmektedir ve genetik olarak kuşaktan kuşağa geçiş göstermektedir.

Vücudumuzdaki plakalar, yukarıda anlattığımız gibi birleşirken, hemen hemen hiç iz bırakmadan birleşirler. Bir tek filtrum dediğimiz yarık, bir "emrbriyonik birleşim izi" olarak kalır. Yani atalarımızda işlevsel olan bu yarık, günümüzde onlardan bize kalan bir mirastır.


Peki gerçektende şuan bir işlevi yok mu? Yoksa bu konudaki araştırmalar yanlış kanıda olabilir mi?
Bilimde bir sürü yanlış kanılar olmuştur. Bunlardan biri; Modern Atom Teorisi öncesi çıkan modeller olan Dalton, Bor, Thomas atom modellleri.. Ama bunlar bilimi yavaslatmadı o an keşfedilmesi gerekilen şeylerdi ve o ana göre onlar keşfedildi. Bu keşifler sayesinde de en sonda modern atom modeli ortaya çıktı(tabiki artık onların hükmü yok çünkü bir çoğu hatalıydı). Dün yaşadığımız merdivenin (n)'inci basamağı yarın ise o merdivenin n+1'inci basamağı bir birine bağlı ve katkı yapar. bilimde böyle her bulgu üst gerçekliğe biraz daha yaklaştırır her alt basamak bir üst basamağa az-çok katkı sağlar.
Kim bilir belkide yeni bir şeyi siz oluşturur-düzeltir ve merdivenin en üstünde yer alırsınız...

Saygılarımla Besat Arif Çıngar.
Kaynak:
1) BBC-BBC belgeseli Inside The Human Body
2) https://www.thesun.co.uk/living/1861168/ever-wondered-why-weve-got-a-groove-between-our-nose-and-top-lip-its-called-the-philtrum-and-this-is-why-it-exists/
3) Astroboşluk (Ben)
4) https://evrimagaci.org/dudaklarin-ve-dudak-yapisinin-evrimi-ve-filtrum-uzerine-82


 

26.11.2021

BEKLENTİLERİMİZ SONUÇLARI ETKİLEYEBİLİR Mİ?


 

BEKLENTİLERİMİZ SONUÇLARI ETKİLEYEBİLİR Mİ? 

SADECE PYGMALION ETKISİ VE KENDINİ DOĞRULAYAN KEHANETLERİN GÜCÜ



Kendini doğrulayan kehanetlerle ilgili birçok anekdot aktarılır: örneğin bowling oynamaya giden bir grup genç arasında Matt'in iyi oynayacağını "bildikleri" bir gece Matt çok iyi
oynamıştır, ancak Jack'in ertesi gece oyunda çuvallayacağını "bildiklerinde" Jack hiçbir şey becerememiştir. Ancak... Bu batıl inanışı destekleyecek bir bilimsel kanıt olabilir mi 1963'te San Franciscoda bir ilkokulun müdürü olan Lenore Jacobson bir makalesini okuduktan sonra Harvard'ı psikolog Robert Rosenthal'la görüşmeye gitti. Birlikte çocukların okul başarılarının öğretmenlerin beklentisinden etkilenin etkilenmediğini araştırmaya karar verdiler.
Sınıfta
Oak Okulu dedikleri ve öğretmenlerin her sınıfı hızlı, orta ve yavaş olarak sınıflandırdığı bir devlet okuluna gittiler. Yavaş olarak sınıflandırılan çocuklar arasında daha çok erkek ve Meksikalı çocuklar vardı. Öğretmenler bu sınıflandırmayı her bir çocuğun okuma becerisi ve sınavlardaki performansı üzerinden yapıyordu. Araştırmacılar 350 çocuğu "Harvard Çekimli Edinim Testi" gibi tumturaklı bir isim verdikleri bir test kullanarak sınadılar ve öğretmenlere bunun çocukların "ani çıkış" ve "gelişim" kapasitelerini öngörmekte kullanılan bir değerlendirme olduğunu söylediler. Test aslında sözel beceri ve muhakeme üzerinden IQ'yu ölçen Flanagan Genel Beceri Testi (TOGA) idi. Örneğin bir soruda çocuklara ceket, çiçek, zarf, elma ve bir bardak su resimleri gösteriliyor ve "yenilebilecek olanı"işaretlemeleri isteniyordu.
"Ani çıkış" yapabilecek olanları seçmek 
Araştırmacılar, sonuçları öğretmenlere söylemedi ve bunun yerine yavaş, orta ve hızlı çocuklar arasından beşte birini rasgele seçti ve her bir öğretmene sınıflarındaki hangi öğrencinin "Harvard Testi"nde bir sonraki yıl ani çıkış yapacak olarak belirlendiğini ve sınıftaki diğer öğrencilerden daha başarılı olacağını söyledi. Ayrıca öğretmenler bu testten çocuklara ya da ailelerine bahsetmemeleri konusunda uyarıldı.
Sonuçlar:
 Bir yıl sonra tüm çocuklara aynı IQ testi yapıldı. Tüm altıncı sınıflar IQ konusunda kayda değer bir gelişim gösterdiler; ortalama artış sekiz puandan fazlaydı. Ancak "ani çıkış yapanlar" akranlarına göre daha yüksek gelişim göstermişti. Geri kalanlardan 3,8 puan yüksek, ortalama 12,2 puan daha fazla almışlardı. Etkinin neredeyse tamamı 1. ve 2. sınıflarda gözlemleniyordu. “Ani çıkış yapanlar"ın yüzde 21'i bu sınıflardaydı ki IQ puanlarını 30 artırmışlardı, diğerlerindeyse bu oran yüzde 5'ti.

Etkinin ilk iki sınıfla sınırlı olması öğretmenlerin daha küçük çocuklar üzerinde daha büyük etkisinin olması ile açıklanabilir. Küçük çocuklar daha kolay şekillendirilebilir. değişim kapasiteleri daha yüksektir ve henüz okulda yerleşik bir tanınırlık kazanmamışlardır.
Farklı sınıflandırmalardaki çocuklar arasında ise anlamlı bir fark yoktu; yani hem yavaş hem de orta olarak sınıflandırılan çocuklar, hızlı olarak sınıflandırılanlar kadar iyi gelişim göstermişlerdi. Kızlar muhakeme testinde erkeklere oranla daha başarılı oldu; ani çıkış yapanlar arasında kızların puan ortalaması diğerlerine oranla 17,9 puan fazlayken, erkekler ortalamanın altında kaldı.
Sonuç:
Rosenthal ve Jacobson, "Pygmalion etkisi" olarak tarif edilen durumu gözlemlemiş oldular. Öğretmenler belli çocukların daha büyük gelişim göstermesini beklediklerinde aynen öyle oluyordu; "kendini doğrulayan kehanet iş başındaydı." Ancak bu etki neden ortaya çıkıyordu? Öğretmenlerin ani çıkış yapanlara karşı daha farklı bir tutum göstermesi, onlarla daha fazla ilgilenmesi veya farkında olmadan çocukları başarıya yönelik cesaretlendirecek şekilde davranmış olmaları ihtimal dahilindedir.
İlginçtir ki bu çalışma, bir gösteri atından esinlenmişti. Zeki Hans olarak bilinen bir at, okuma, heceleme ve basit zihinsel aritmetik işlemlerini yapabilmek konusundaki becerileri ile yirminci yüzyılın başında meşhur olmuştu. Örneğin 3+4 diye sorulduğunda Zeki Hans ayağını yedi kez yere vurarak cevap veriyordu. Psikolog Oskar Pfungst bu durumu incelemiş ve hayvanın yüksek ihtimalle izleyicilerin bilinçdışı tepkileri tarafından yönlendirildiği sonucuna varmıştı. Doğru cevaba vardığında tepkileri değişiyor ve Hans durması gerektiğini anlıyordu.



HANS Hakkında kısa bilgi verecek olursam, 

 Pfungst olayı dikkatle incelediğinde, atın toynağı yere doğru sayıda vurmaya yaklaşınca, soru soranın duruşunda ve yüz ifadesinde gerilim ifade eden küçük değişimler olduğunu fark etti. Tam doğru sayıda toynak vuruşundan sonra bu gergin ifade yerini rahatlamaya bırakıyordu. Böylece Hans'a durması için gereki sinyal veriliyordu.

Atların, insanların vücut dilindeki nüansları fark edebildiğini ortaya çıkaran Pfungst, deneylere kendisi üzerinde devam etti. Cevabını bilmediği soruları kendisine yönelten kişilere Hans gibi yere vurarak cevap veren Pfungst, vücut dilindeki ipuçlarına dikkat ederek soruların %90'ını bilebildiğini gördü.




(Hans burnuyla istenen numarayı gösteriyor)

 

 

 

Kaynak:

 Pavlov'dan Günümüze Deneylerle Psikoloji Adam Hart-Davis

 https://tr.wikipedia.org/wiki/Ak%C4%B1ll%C4%B1_Hans